Ni Ce

    HUKUK & DANIŞMANLIK

    MARKA & PATENT  TESCİL

İÇTİHAT

  1. 11. Hukuk Dairesi         2019/1727 E.  ,  2020/5236 K.
    "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy(Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 15.02.2017 gün ve 2015/ - 2017/ sayılı kararı bozan Daire'nin 14.01.2019 gün ve 2017/2922 - 2019/294 sayılı kararı aleyhinde ayrı ayrı davalı vekili ile feri müdahil vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, davacının TPMK nezdinde tescilli, tanınmış "" marka ve logolarının bulunduğunu, davalının, davacıya ait "sıçrayan kedi" şekil markası ile iltibas oluşturur şekilde benzer olan şekli taşıyan pilleri sattığını, davalının eylemin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek markaya tecavüzün tespitine, önlenmesine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 556 sayılı KHK'nın 66/c maddesi uyarınca 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ve fer’i müdahil vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, fer’i müdahil M.. Ltd. Şti'nin bozma sonrası sunduğu belgeler dikkate alındığında davaya konu işaretin pil emtiası üzerinde Şubat 2005 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığının tespit edildiği, Medeni Kanunun 2. maddesinden doğan sessiz kalma nedeniyle hak kaybı ilkesine göre dava hakkının hiç bir zaman sınırlaması olmaksızın sınırsız olarak tanınmasının hukuki güvenlik ve iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı, davacı markasının kullanım tarihi ile mezkur dava tarihi dikkate alındığında anılan madde kapsamında dava hakkının kötüye kullanılmasının söz konusu olduğu, davacının uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığı, bu hususun tanınmışlık kriterinden önce geldiği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur. 
Davalı vekili ile fer’i müdahil vekilleri ayrı ayrı, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır. 
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekili ile fer’i müdahil vekillerinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekili ile fer’i müdahil vekillerinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 20,80 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 477,45 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalı ile fer’i müdahillerden ayrı ayrı alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

  1. 11. Hukuk Dairesi         2015/14066 E.  ,  2017/3066 K.
    "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ...FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/07/2014 gün ve 2010/114-2014/147 sayılı kararı onayan Daire’nin 16/09/2015 gün ve 2015/6891-2015/9387 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ...'nın bünyesinde faaliyette bulunduğunu ve bir çok ülkede "...=..." esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin "... = ..." ibareli marka için 43. sınıfta tescil başvurusunda bulunduğunu ancak, başvurunun davalı şirket markasına benzerliği nedeniyle davalının itirazı sonucu reddedildiğini oysa, marka üzerinde öncelikli hak sahibinin müvekkili olup, müvekkilinin kullanımı ile markanın tanınmış marka haline geldiğini, davalı tescilinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı adına 2005/30403 no ile tescilli "... ŞEKİL" ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacı şirkete ait “...=...” markasının menşe ülke ...’de ve pek çok ülkede tescilli, 43. sınıf otelcilik hizmeti bakımından dünyaca tanınmış marka olduğunu ileri sürmüş ve delillerini ibraz etmiştir.
Paris Sözleşmesi'nin 1. mükerrer 6. maddesi ve 556 sayılı KHK'nın 42. maddesi uyarınca tanınmışlık hukuki nedenine dayalı hükümsüzlük davasında hükümsüzlüğü istenen dava konusu markanın başvurusunun yapıldığı 21/07/2005 tarihi itibariyle tanınmışlığın bulunup bulunmadığının gözetilmesi gerekir. Bunun yanında davacının otelcilik hizmetleri açısından Türkiye’de bir faaliyetinin bulunması gerekmeyip ancak ilgili olduğu otelcilik sektöründe tanınmış marka olduğunun bilinmesi yeterlidir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda bu konuda yeterli değerlendirme bulunmadığı gibi, Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesi kapsamında bir irdeleme yapılmadığı ve WIPO tarafından kabul edilen 1999 tarihli ortak Tavsiye Kararları çerçevesinde davacının markasının ilgili sektörde tanınmış olup olmadığına dair değerlendirme içermediğinden tanınmazlık kriterleri bakımından Dairemiz yerleşik kararlarına uygun bir rapor olarak hükme esas kabul edilemez. Bu bakımdan mahkemece yukarıda belirtilen hususlarda içlerinde ilgili sektör temsilcisinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden görüş alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 16/09/2015 tarihli 2015/6891 Esas 2015/9387 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 16/09/2015 tarihli 2015/6891 Esas 2015/9387 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 25/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

 

  1. 11. Hukuk Dairesi         2015/2499 E.  ,  2015/7863 K.

              "İçtihat Metni"

Taraflar arasında görülen davada T... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/02/2014 tarih ve .... sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, "T.", "K. Y.", "B., "Ts Club", "T.", "T." vs. markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, davalıların bu markaların aynısını ya da çok benzerlerini tescil kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde kullanıp bu ürünleri sattığının tespit edildiğini, toplam 242 adet taklit ürünün davalıların işyerinde ele geçirildiğini ileri sürerek haksız rekabetin men'ini, 20.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın tespit tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davayı kabul etmediklerini belirtmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalılardan H.. D..'nın markaya tecavüz suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davalıda ele geçen ürünlerin davacı markalarının taklidi oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının adına tescilli "T., TK, K. F. K. Y., B. M. TS, T. Ts C., T., B. M. markasına el atmanın hukuksuz ve kötü niyetli olduğunun tespiti ile; 6.050 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın 20.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi-manevi tazminat isteminin reddine, dava konusu markalı ürünlere ilişkin etiket, tanıtım malzemeleri ve tabelaların ve satışa sunulan ürünlerin toplatılmasına, haksız rekabetin bu şekilde önlenmesine karar verilmiştir. 
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, haksız rekabetin men'i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taklit ürünlerin her birinin 25 TL'ye satıldığı belirtilmiş ve ürünün satış bedeli ile el konulan ürün miktarı çarpılmak suretiyle maddi tazminat tutarı hesaplanmış ise de öncelikle 556 sayılımarka KHK'nın 66. maddesi uyarınca davacıya maddi tazminat seçeneğinin sorulması ve tercihine göre tazminat hesabının yapılması, ulaşılacak sonuca göre de davacının maddi ve manevi tazminat talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hükmün tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

  1. 11. Hukuk Dairesi         2015/12607 E.  ,  2016/6568 K.
    "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 29/09/2014 gün ve 2014/ - 2014/.. sayılı kararı onayan Daire'nin 10/06/2015 gün ve 2015/2917 - 2015/8072 sayılı kararı aleyhinde davalı Şirket vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin "... + şekil" ve "..." markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin başvurusu üzerine diğer davalı kurumun davalı şirket adına tescilli "..." ibareli markanın tanınmış marka olduğuna karar verdiğini, müvekkilinin "..." ibaresinin tescili amacıyla yaptığı başvurunun başka gerekçelerle birlikte davalı şirket adına tescilli markanın tanınmış olduğundan bahisle reddedildiğini, davalı şirketin markasının tanınmışlık kriterlerini taşımadığı halde davalı ... tarafından tanınmışlık payesinin verilmesinin davalı şirketten önce mağazacılık faaliyetine başlamış müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini, davalının ... markasının aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olduğunu ileri sürerek, davalı ...'nin 25.05.2005 tarihli ...markasının tanınmış olduğuna dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunun tespiti ile ...-YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir. 
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davalı şirket vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı Şirket vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı Şirket vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 3,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK'nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 265,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak ...'ye gelir kaydedilmesine, 14/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

  1. 11. Hukuk Dairesi         2018/5563 E.  ,  2019/6741 K.
    "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. H. D.

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/11/2017 tarih ve 2017/ E.- 2017/ K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 10/10/2018 tarih ve 2018/77 E.- 2018/1021 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının “BİZİM L+Şekil” “BİZİM P+Şekil” gibi çok sayıda tanınmış “BİZİM” ana unsurlu tescilli markasının bulunduğunu, davalının 10.03.2015 tarihinde "BİZİM BALIKÇI YEŞİLKÖY" ibareli 35/1-6 ve 43/1-4.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2015/20139 sayılı başvurunun kötüniyet, tanınmışlık ve iltibas nedeniyle reddi istemiyle itirazda bulunduklarını, ancak davalı TPMK YİDK'nin 2017/M-1091 sayılı kararıyla haksız olarak itirazı reddettiğini, kötüniyetli başvurunun tescilinin müvekkili markalarıyla iltibasa neden olacağı gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek, davalı TPMK YİDK'nin anılan kararının iptaline, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, markalar arasında iltibas ve benzerlik olmadığını, anılan işareti davalının 1986 yılından bu yana zaten kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının markalarının "BİZİM" ibareli olduğu, uzun süreli kullanım ve yaygın dağıtım ile margarin ve benzeri ürünlerle ilgili sektörde tanınmışlık vasfını edindiği, davalının markasının ise "BİZİM BALIKÇI YEŞİLKÖY" ibareli olduğu, başvuru kapsamındaki bir kısım hizmetlerin genel olarak davacı markalarının kapsamında yer aldığı, ancak başvuru konusu "BİZİM BALIKÇI YEŞİLKÖY" ibareli işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak yapılan gözlemde görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacının tanınmışlık vasfı bulunan "BİZİM" ibareli markaları ile iltibasa neden olacak derecede benzer olmadığı, ayrıca özellikle 35 ve 43. sınıf ürünlerin ve hizmetlerin niteliğine göre tüketicilerin daha fazla dikkat gösterecekleri, esasen iki işaretin uzun süreli fiili kullanımı sırasında aralarında iltibas doğduğuna yönelik bir iddianın da bulunmadığı, bunun gerçek hayatta iki işaret ve markanın tescil edildikleri gibi kullanılmaları halinde karışıklık doğmayacağını gösterdiği, emsal gösterilen kararlara konu işaretlerin farklılığı karşısında bu davada kriter olarak nazara alınmalarının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce, "BİZİM" ibaresinin başvuru kapsamındaki tüm sınıflar için ayırt ediciliği yüksek bir kelime olduğu, başvuruda "BİZİM" ibaresinin üst kısımda, büyük harflerle ve dikkat çekecek şekilde, "Balıkçı" ve "Yeşilköy" ibarelerinin ise alt kısımda ve küçük harflerle yer aldığı, bu yazım şeklinin davalı tarafından asıl tescil edilmek istenen ibarenin "BİZİM" ibaresi olduğunu gösterdiği, "Balıkçı" ibaresinin TDK Sözlüğüne göre, "balık tutan veya satan kimse" anlamına gelip başvuru kapsamındaki 35/5 ve 43/1. sınıf hizmetler için tanımlayıcı nitelikte olduğu, "Yeşilköy" ibaresinin ise İstanbul'da bir semt adı olup her iki ibarenin de başvuruda tali unsur konumunda bulunduğu, başvurunun asıl unsurunun "BİZİM" ibaresi olduğunun kabulü gerektiği, davacının itirazına mesnet tüm markalarının asıl unsurlarının "BİZİM" ibaresi olduğu konusunda ise bir tereddüt bulunmadığı, bu itibarla tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, Yargıtay 11. HD'nin benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararların da bu yönde olduğu, alınan bilirkişi raporunda da aynı görüşün bildirildiği, markaların kapsadığı emtiaların aynı ve benzer olduğu, her ne kadar davalı ... vekilince, davalının markasını uzun yıllardır kullandığı, davacının da buna karşı çıkmadığı belirtilerek, öncelikle kullanıma dayalı haklarının gözetilmesi talep edilmişse de, davalı vekilince davalının dava konusu marka tescil başvurusu yönünden, kazanılmış hak yaratacak önceki tarihli tescilli bir markasının bulunduğunun iddia ve ispat edilmediği gibi, TPMK YİDK kararının iptali istemine ilişkin işbu davada, kendisinden önce tescilli bir marka varken, marka tescil başvurusu yapan davalının, öncelikli kullanıma dayalı hak sahipliği savunmasının dinlenemeyeceği gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kabulü ile davalı TPMK YİDK’nın 2017-M-1091 sayılı kararının iptaline, davalı ... adına 18.07.2017 tarihinde tescil edildiği anlaşılan 2015/20139 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir. 
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 04/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 

  1.  
  2. 11. Hukuk Dairesi         2011/15786 E.  ,  2013/724 K.
  3. "İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/10/2011 tarih ve 2011/672-2011/618 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket adına ... nezdinde tescilli "..." markası bulunduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin logosunu içerir yetkili servis olduğunu belirten bir servis tabelası kullandığını, müvekkilinin böyle bir kullanıma izni olmadığını, hem yetki veren bayii hem de müvekkil şirketin bu nedenle hak kaybına ve zarara uğradığını, logonun ve müvekkile ait markanın kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğunu, ....Asliye Hukuk Mahkemesi' nin 2011/133D.İş sayılı kararıyla tedbir yoluyla logo ve tabelaların kaldırılması yönünde ithiyati tedbir kararı verildiğini ve kararın uygulandığını ileri sürerek ticaret ünvanın haksız kullanımının men'ine, tescilli ünvanın silinmesine, ticaret ünvanına ve marka hakkına haksız tecavüz nedeniyle 10.000TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04/10/2011 tarihli celsede maddi tazminat talebinden feragat etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, 2011/133 D.iş sayılı dosyasının tetkikinde davacı adına tescilli bulunan ... marka ve ibaresinin, davalıya ait iş yerinde reklam, pano şeklinde ticaret ünvanı olarak kullanıldığı, davalı eyleminin 556 sayılı KHK hükümlerine aykırılık teşkil ettiği gerkçesiyle davalının ... marka ve amblemini ticaret ünvanı olarak kullanmasının men'ine, ... marka ve ambleminin ticaret sicilinden silinmesine, davacı vekilinin maddi tazminata yönelik vaki feragatı nedeni ile maddi tazminat davasının reddine, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte olan AAÜTgöre hesaplanan 1.650,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve feragat edilen talep nedeniyle davacı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasına göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 5,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Takvim
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar38.104738.2574
Euro43.803643.9791